Arketipler Serisine Giriş
- Modern Grimoire
- 12 Haz 2022
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 13 Haz 2022
Öncesinde Ne Oldu?
**Bu bölümde referans vermediğim sürece anlattığım her şey şahsi deneyimim, fikrim ve akıl yürütmemdir.**
Çocukken okuduğum Mavisel Yener’in Mavi Zamanlar romanından beri arkeoloji ve mitolojiye ilgim var. İzmir’de doğan büyüyen biri olarak her yaz günübirlik olarak Özdere’ye giderdik. Yıllar boyu yol üstünde kahverengi Klaros tabelasını her gördüğümde babama durmasını, bu yeri görmek istediğimi söylerdim. Ve bir gün durduğunda yarısı sular içinde kalmış o eski taşlarla dolu alanı, orada daha önce neler yaşandığını bilmeden gezerken çok mutlu bir kız çocuğuydum. Sonrasında Yunan ve Roma mitolojisini günümüz zamanında işleyen Rick Riordan’ın Percy Jackson serileriyle tanıştım. O zamanlardan beri ‘’medeniyetin doğduğu’’ Yunanistan ve İtalya’ya çok gitmek istedim ve hatta nikahımı 2021 sonbaharında İtalya’da organize ettim. Ama pandemiden ötürü olmadı ve eşim doğduğum topraklarda yani Ege kıyılarında bana bir ay hediye etti ve bu bir ay hayatımı değiştirdi. Anladım ki evren yine muazzam çalışmış, beni tam da medeniyetin doğduğu topraklara göndermişti.
**Spoiler** ‘’Bildiğimiz medeniyetin doğduğu topraklar’’ Yunanistan veya İtalya değil, bildiğiniz bizim Anadolu. **Spoiler** Neden bildiğimiz diyorum, çünkü bizden önce var olmuş bilmediğimiz medeniyetler de var.
Öncelikle Ege’deki her ortaya çıkan – çıkandan çok daha fazla çıkmamış, bilerek çıkarılmamış, kazılmamış, kazılmaya değer görmemiş şehirler de var tabii ki – antik kentin tarihini hatalı olarak Helen kültürüne dayandırıyorlar. Çünkü bu kasti hata medeniyetin Avrupa’ya ait olduğu yargısını besliyor.
Referansım:
Gezi güzergahımıza buradan ulaşabilirsiniz.
https://www.instagram.com/reel/CVvqLZrMWly/?utm_source=ig_web_copy_link
Yine de fark ettiğim bir şey var;
1- Neden şehirler hep üst üste kuruldu, tapınaklar hep üst üste oldu? Neden ‘’arkeik bir tapınak’’ (Luvileri örtbas edince tapınağın özelliğini belirtemiyorlar tabii) sonrasında sırasıyla İnanna tapınağı, Afrodit tapınağı ve çok önemli bir kilise halini alıyor?
2- Neden şifasıyla veya kehanetiyle veya tapınaklarıyla ünlü bu kentlerde yürünmesi zorunlu bir kutsal yol var?
3- Kehanetleriyle ünlü kentlerde neden su çok önemli?
4- Neden Dünyaca ünlü olabilecek tapınaklar yurtdışına kaçırıldı?
5- Ve neden gladyatörlerin olduğu bir arenada veya tüm halkı köle pazarlarında satılmış bir antik kentte birdenbire eşimle tartışmaya başlıyoruz?
Çünkü her şey titreşir, bundan dolayı enerjisi vardır ve frekans yayar. Sırasıyla sorularıma cevap buldum.
1- İnsanlar enerji alanlarını, yayılan titreşimi hissedip kutsiyet ithaf etmişler, titreşimine uygun olan arketiple ilgili tanrılarını veya tanrıçalarını o enerjisi yüksek alanda onurlandırmışlar. Ve bu tapınma, onurlandırma da oranın frekansını karşılıklı olarak etkilemiş.
2- Bu şifa, kehanet, tapınak merkezleri enerji ve ley hatları üzerinde olduğundan kişinin buranın enerjisine uyumlanması adına bu hat üzerine kutsal yollar inşa edilmiş.
3- Biz su denince arındırma olarak görüyoruz ama su aslen depolar. Su bilgiyi depolar. Su moleküllerinin sesle nasıl etkileşime geçtiğini Dr. Masaru Emoto deneyine bakarak anlayabilirsiniz. Su bilgiyi depoladığı için suya bilgi sormuşlar.
4- Yıllarca hem bulunduğu konumun hem de türlü tapınmaların, duaların, adakların titreşimiyle şarj olan tapınakları kaçırmak, bence İskenderiye kütüphanesini yıkmakla aynı kalibrede bir eylem. Bir nevi kristal gridi bozmuşlar olarak düşünüyorum.
5- Gözyaşı, öfke, keder işlenmiş alanlar bu duyguların enerjisini geri püskürttüler.
Bütün gezi boyunca adım attığımız her kentte enerjetik arındırma çalışmaları yaptık. ne amaçla kullanıldıklarını, efsanelerini, sakinlerini, tanrılarını detaylıca araştırdık. Gezimiz. arkeolojinin bilim dalı olarak rüştünü ispat ettiği, yüz yıldan uzun süredir kazılan ve buna rağmen bir gizem olarak kalan bir Luvi kenti olduğu yönünde teoriler bulunan Troya'da sonlandı.
Gezinin bir bölümünde İzmir’e uğradım ve çok uzun bir aradan sonra lise arkadaşlarımla buluştum. Bir arkadaşımın artık seramik sanatçısı olduğunu öğrendim ve beraber mistik ürünler tasarlamakla ilgili niyetler ettik.
Döndüğümüzde ‘’ tesadüf bu ya’’ sosyal medyada paganlıkla ithamın söz konusu olduğu bir çatışma ortamında kendimi buldum. Paganizmle ilgili bu arketipleri anlatmaya karar verdim. Üstünde yaşadığımız toprakların gerçeklerinden biri bu, şu an namaz kıldığımız Ayasofya Camii, öncesinde mumlar yaktığımız Hagia Sophia Kilisesi, bundan öncesinde de adaklar adanan bir Poseidon tapınağıydı. Ve bunun bir sebebi var.
İslamiyet’te Allah’ın 99 ismi var, Kabalistik öğretilerde Tanrı’nın 72 sıfatını temsil eden 72 melek var. O zamanların kültürlerinde yine içsel bir bilişle Yaradan’ın frekansının fraktallarını o zamanki insanlar ayrı ayrı isimlendirmiş olamaz mı? Ve bu günümüzdeki öğretilerden ne kadar farklı ve uzak?
Sonraki dönemde bu arketipleri akademik ve bütüncül bir bakış açısıyla ele almak istediğim için bir erteleme çemberine girdim.
2022 yılıyla beraber çok beklediğim Gizli İlimler Uygulama Okulu eğitimi başladı ve aslında bu yazının gövdesi o eğitim sayesinde dolgunlaştı diyebilirim. Bu eğitimin ‘’Altar Oluşturma’’ dersinden sonra lise arkadaşımla iletişime geçtim, çünkü artık o ‘’mistik ürünler’’ için gereken ilham gelmişti.
2022 baharı biterken gezegen, element ve melek sembollü mini altar/tütsülükler tasarladık ve nasıl kullanılacağını anlatma kısmı bendeydi. Özellikle gezegenler isimlerini Roma mitolojisindeki tanrılardan alırlarlar ve enerji olarak da aynı banttadırlar. Bu yüzden bu astrolojik sembollerin enerjilerini derinleştirmek için mitolojik arketipleri bilmek faydalıdır. Ve bu yüzden kapsamlı bir sembol anlatımı yapacağım bir Reels serisi tasarlarken hala paylaşmadığım arketipler post dizim aklıma geldi.
Ve tüm bu anlattıklarım bir puzzle gibi bir bir birleşti.
Yani sadede gelecek olursam bu yazı dizisi bütün bu yolculuğun ardından, mitolojik arketiplerin ne olduğunu, sembollerinin nasıl kullanılabileceğini / ne işe yaradıklarını astrolojik, mitolojik ve hermetik açıdan ve enerji boyutunu da ele alarak anlatacak.
Bu yazıya başladığım gün Ece Targit’in Deste’sinden gün içinde harekete geçirmem gereken yönüm ne diye bir kart çektim ve ‘’Aydınlat’’ geldi. Diyor ki ‘’Çevreni aydınlatmanın senin için anlamı ne?’’ Ben neredeyse bir yıldır yukarıda özetlediğim süreçle kalbimde ve zihnimde demlediğim bu birikimi sizinle paylaşmaya niyet ediyorum.
Sevgi ve şifa olması dileğimle 🌙
Σχόλια